Rabbimizin Peygamber Efendimize inzal buyurduğu ilk vahyi ‘alak’ suresinin ilk ayeti olan “Oku” emri olmuştur. Alak suresinde iki defa zikredilen ‘Oku’ emrinden hemen sonra gelen “O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.” Ayeti ile insanın bilgiye muhtaç olduğu ve öğrenme kapasitesinin olduğu belirtilmiştir. Kalem Suresinde de Kaleme yeminden sonra “(Kalem tutanların) yazdıklarına yemin olsun.” buyrularak insanın bilgi edinme vasıtalarından ikincisi olan kaleme Rabbimiz dikkatimizi çekmiştir.

Rahman suresinde de “Rahmân’ın insanı yarattığı ve ona beyan yeteneğini verip öğrettiği” ifade edilmiştir.

İradi bir varlık olarak yaratılan insana ‘Okumak, yazmak ve beyan etmek’ yetenekleri verilmiştir. Bu yetenekler doğru kullanıldığı ve değerlendirildiği takdirde hayatımızın anlamı ve yaşam kalitemiz bir kat daha artacaktır. İnsan bu yetenekleri ile kendisini yenileyecek, Rabbini daha iyi tanıyacak, kulluğunun bilincine varacak, insanlığa hayırlı hizmetlerin kapılarını aralayacaktır.

Müslümanlar Kur’an’da bu kavramları (Okumak, yazmak ve beyan etmek) devamlı okudukları halde maalesef şuurlu ve anlam üzerine bir Kur’an okuyuşu sergileyemediklerinden kavramların içerisini boşaltmaktadırlar. Okuyuşlar papağan vari bir tekrardan öteye geçememektedir. Bunun için, Müslümanların Kur’an okumalarını yeniden gözden geçirmeleri gerekmektedir.

Allah Teala “Sakın cahillerden olma”(En’am 35) emri ilahisi ile bilgisizliği, cahilliği ve cahillerden olmayı şiddetle yasaklamıştır.

Sevgili Peygamberimiz, “İlim öğrenmek için gayret sarf etmek, kadın erkek her Müslümana farzdır” (ibn Mace) buyurmak suretiyle ilim tahsili konusunda kadınların da erkekler gibi sorumlu olduklarını bildirmektedir.

Allah Teala okuyan, öğrenen ve öğrendiklerini uygulayan kimseleri övmüş ve onları diğer inananlardan üstün tutmuştur. “De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.” (Zümer 9)

Her Müslüman dünya ve âhireti için kendisine lazım olan bilgileri elde etmekle yükümlüdür. Kulluk, ilimle olur. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlak sahibi olmak, ilimle olur.

Rabbimize karşı kulluk vazifelerimizi tam yapabilmemiz, “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır” buyruğundaki imtihanı kazanabilmemizin yolu okumak, okuduğunu anlamak, yaşamak ve diğer insanlara da öğrendiklerimizi aktarmaktan geçer.

Dünyada nasıl bazı insanların hayat hikayeleri veya biyografisi yazılıyorsa tüm insanların hayat hikayeleri ebedi alem için ayırım yapılmadan yazılmaktadır. Yeniden dirilişin gerçekleşeceği günde herkesin kitabı eline verilecek ve “kitabını oku” denilecektir. Şimdi okumaktan kaçanlar hayatının tamamının en ince teferruatına kadar yazılan kitabını görünce hayatımdaki hiçbir şey atlanmadan burada yazılmış diyerek hayretini dile getirecektir. Kulluk bilincinin gereği hareket edenler, hayatlarını tanzim edenler ellerine aldıkları kitapları ile büyük bir sevinç yaşarken kulluklarını unutanlar, asi olanlar ‘keşke’ lerle pişmanlıklarını dile getireceklerdir.

Mahşer gününde kendi kitabımız elimize verilmeden önce, alacağımız kitabın içeriğinin dolu dolu olması için şimdiden okuyalım, yazalım, öğrendiklerimizden insanlığın istifade edebilmesi için tebliğ faaliyetinde bulunalım.

 

YORUM YAZ