Kur’an-ı Kerim yalnız ibadetlerde okunması için inzal olunan bir kitap olmayıp içerisinde ibadetlerimiz ile ilgili ayetler olduğu gibi muamelata da ukubata da (cezalar) ahlaka da ahiret hayatına … dair de ayetler vardır.
Kur’an-ı Kerim’de Mü’minlerin, münafıkların ve ehli kitabın karakteristik özellikleri değişik vesilelerle bildirilmiştir. Hak batıl mücadelesinde istikametimizi korumanın yolu Kur’an’a uymaktır. Yüce kitabımız geçmiş kavimlerin yaptıkları hataları hatırlatarak aynı hatalara bizlerin düşmemesi için kıssalarla öğütler vermiştir.
Kur’an tarihsel bir kitap olmadığından nazil olduğu dönmeden günümüze ve kıyamete kadar geçerliliğini koruyan bir kitaptır. Kur’an’da bahsedilen gerek ehli kitabın gerekse münafıkların ve müminlerin karakteristik vasıfları her dönem için geçerliliğini korumaktadır.
Mü’minler istikametlerini korumak için Rabbimizin tarif ettiği mü’minin karakteristik özelliklerini taşımalı, ehli kitabın, müşriklerin ve münafıkların karakterlerinden uzak durmak için beşeri ve sosyal münasebetlerine dikkat etmelidir. Gayri İslami anlayışın karakterlerini üzerlerinde taşıyanlar gerçek bir iman sahibi olmak için hal ve hareketlerini yeniden gözden geçirmelidirler. Karakter bozulunca imanda ifsadlar başlar.
Kur’an-ı Kerimde münafıkların karakterleri
“Andolsun, eğer (kardeşleri Medine’den) çıkarılırsa, onlarla beraber çıkmazlar. Kendilerine karşı savaşılırsa, onlara yardım etmezler. Yardım edecek olsalar bile andolsun mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.
Onların kalplerinde size karşı duydukları korku, Allah’a karşı duydukları korkudan daha baskındır. Bu, onların anlamaz bir toplum olmaları sebebiyledir.
Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır. ” (Haşr Suresi 12-14)
“(Ey Muhammed!) Münafıklar sana geldiklerinde, “Senin, elbette Allah’ın peygamberi olduğuna şahitlik ederiz” derler. Allah senin, elbette kendisinin peygamberi olduğunu biliyor. (Fakat) Allah, o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder.
Yeminlerini kalkan yaptılar da insanları Allah’ın yolundan çevirdiler. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür!
Bu, onların önce iman edip sonra inkâr etmeleri, bu yüzden de kalplerine mühür vurulması sebebiyledir. Artık onlar anlamazlar.
Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!” (Münâfikûn 1-4)
“İnsanlardan, inanmadıkları hâlde, “Allah’a ve ahiret gününe inandık” diyenler de vardır.
Bunlar Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.
Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır.
Bunlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicileriz!” derler.
İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.
Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler. İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz” derler.” (Bakara 8-14)
“Eğer yakın bir dünya menfaati ve kolay bir yolculuk olsaydı, (sefere katılmayan münafıklar da) mutlaka sana uyarlardı. Fakat meşakkatli yol, onlara uzak geldi. Gerçi onlar, “Eğer gücümüz yetseydi, elbette sizinle beraber çıkardık” diye Allah’a yemin edeceklerdir. Onlar kendilerini helâke sürüklüyorlar. Allah, biliyor ki onlar kesinlikle yalancıdırlar.” (Tevbe 42)
“Münafık erkekler ve münafık kadınlar birbirlerindendir (birbirlerinin benzeridir). Kötülüğü emredip iyiliği yasaklarlar, ellerini de sıkı tutarlar. Onlar Allah’ı unuttular; Allah da onları unuttu. Şüphesiz münafıklar, fasıkların ta kendileridir” (Tevbe 67)
“(Ey münafıklar!), siz de tıpkı sizden öncekiler gibisiniz: Onlar sizden daha güçlü, malları ve çocukları daha fazlaydı. Onlar paylarına düşenden faydalanmışlardı. Sizden öncekilerin, paylarına düşenden faydalandığı gibi siz de payınıza düşenden öylece faydalandınız ve onların daldığı gibi, siz de (dünya zevkine) daldınız. İşte onların dünyada da ahirette de amelleri boşa gitmiştir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.” (Tevbe 69)
Kur’an’ın nazil olduğu dönmede münafıklar hangi karakterde ise günümüzde de gelecekte de aynı karakterde olacaklardır. İmanımızı muhafaza edebilmek için fıtratımızı münafıkların karakterleri ile bozmayalım. Dünyanın geçici menfaatlerine aldanarak istikametten sapmamak için imanımızdan amelimize, ticaretimizden beşeri ve sosyal münasebetlerimize kadar hayatımızın her alanında daha dikkatli olmalıyız.
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır” (Muhammed Suresi 7)
Son Yorumlar