
Allah, namus, vatan, ittihad!…
Amerika’nın başlangıçta uçuşa yasak bölge olarak başlattığı ve korumaya aldığı, daha sonra de-facto bir yapıyı kendi siyasetine uygun bir biçimde; bir liderini Irak Cumhurbaşkanı, bir liderini Kürt Yönetimi’nin Irak işgalinden sonra oluşturduğu, Irak Anayasası’na göre sınırları belirlenmiş “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi”ni başına geçirdiği bir süreçten, şimdi Uluslararası hukuka ve Irak Anayasası’na uygun olmayan, bölge ülkelerini hiçe sayan, Filistin’i baştan aşağı işgal eden ve orada yaşayan Müslümanlara her türlü insanlık dışı muameleyi reva gören İsrail bayrakları altında, insanların oy kullanması istendi.
Ben buradan Irak Merkezi Hükümeti’ne bağlı olan ve Barzani’ye bağlı silahlı güçler tarafından işgal edilen ve şehir kayıtları yağmalanan bölgelere hiç girmiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bölgede yaşananları değerlendirirken, “çıkarlarına ve Türkmenlerin varlığına tehdit olacak ne gibi kurumsallaşma süreçleri yaşanma ihtimali var” diye bakar. Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimi kimin yönettiğinden daha çok, yönetimde olanların emellerine bakar. Yöneticilerinin çocukluk hayallerini de bilmek zorundadır.
Kısacası ülkenin yönetim sorumluluğunu üslenen kadro, Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti çıkarları aleyhine hareketine mani olacak aklı üretmelidir. Üretilen stratejiler gerilimi artırıcı değil, bölgenin tarihsel beraberliğine hizmet edecek taktiksel yaklaşımlar içermelidir.
Bunun yapılmaması veya yapılamaması halinde Irak’ın kuzeyinde bulunan ve bir devlet muamelesi görme arzusu taşıyan yapının pek çok iç sorunu, bölgede bir çatışma iklimi oluşturma potansiyeline sahiptir. Türkiye’de adeta Barzani, bölgenin tek gücüymüş gibi oluşturulan algı yanlıştır.
Bölgesel yönetim içerisinde var olan Zanyari’nin önemli isimlerinden Ranj Talabani, her fırsatta Barzani’yi suçlayan açıklamalar yapmaktadır. Barzani Aşireti de yaşanan en ufak bir olaydan Talabani Aşireti’ni sorumlu tutmaktadır.
Parastin ve Zanyari adlı sözde istihbarat ve güvenlik birimlerinin varlığı bile bu yapının ne denli çok başlı olduğunu gösterir bir durumdadır. Burada var olan yönetim, bu iki gurubun dışında da var olan aşiretlerin, ittifak (yerel – bölgesel – küresel) ve şiddet temelli oluşmuş bir dengesiyle gitmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti için önemli bir gelişme!
Irak Türkleri’nin Kerkük’teki varlığı hususunda endişeler -şimdilik kaydıyla- azalmış görünüyor. Ancak Türkiye için stratejik öneme sahip bu süreçte, şu an için bölge ülkelerinin stratejik çıkarları arasında bir ortak paydada görünüyor. Türkiye’nin öncelik sıralamasında Türklerin varlığı ve birliği vazgeçilmez ve değiştirilemez öneme sahiptir.
Haşdi eş-Şabi içinde nemli oranda Türkmenler var. Irak Türkmenleri’ni, mezhep farklılıkları üzerinden dün değerlendirenler yanlış yapmıştır. Bugün bu hata yapılmamalıdır. Türkmenler, yaşanan / yaşanması muhtemel vahim olayları dikkate alarak bir olmuşlardır. Bu tablonun bozulmaması için Türkiye tarafından atılacak adımlar da iyi analiz edilmelidir.
Not: Irak güçlerinin zayıf noktası, ABD ile olan mutabakat ve Rusya Federasyonu’nun, Süleymaniye, Erbil ve Kerkük Misyonları’nı boşaltmasıdır. Bu durum, süreç konusunda anlaşıldığını göstermektedir. Türkiye’nin bölgesel ve küresel tüm taraflarla belli seviyede ilişkide olması kilit öneme sahiptir.
Türkiye, 1991 öncesi, Türkmen Bölgeleri’ndeki demografik yapının ivedilikle ve yeniden sağlanması hususunda politik ağırlığını koymalıdır. Daha sonra Kerkük başta olmak üzere, meclisler oluşturularak yönetim kararlarının alınması sağlanmalıdır. Türkiye, Irak Türkmenleri’nin yanında olduğunu bütün dünyaya en üst perdeden ilan etmelidir.
Irak’da, Türkmenler aleyhine değiştirilmiş demografik yapı ile oluşan bir yönetim, içinde bulunulan durumu bile aratacaktır.
Son Yorumlar