
Toplumsal bir sorunumuz olan “Erken Yaşta Evlilikler” sosyolojik, psikolojik, kültürel, ekonomik ve sağlık açısından olumsuz yönleriyle karşımıza çıkmaktadır.
Bu yazının amacı bilimselliği hedeflemekten ziyade, araştırmacıların konuya dikkatini çekmektir.
Hukukumuza göre Evlilik; “İki ayrı cinsten kişinin aile kurmak üzere ve kanunların uygun gördüğü şekilde, ruhen ve bedenen bir ömür boyu sürecek şekilde hür iradeyle bir araya gelmesidir.”
Evlilik müessesesi insan oğlunun kurduğu ilk kültür kurumudur. Toplumun varlığı ve gelişimi bu kurumun sağlıklı oluşu ve gelişmesi ile mümkün olmuştur. Bu nedenlerle evlilik sadece kadın ile erkeğin birlikteliği değildir. Evlilik toplumun en küçük birimidir. Bu özelliği nedeniyle gelenek ve göreneklerin yanında yasalarında düzenleme duyduğu bir alandır. Hukukumuza göre geçerli bir evliliğin yasal dayanağı Türk Medenî Kanunumuzdur.
4721 Sayılı Türk Medenî Kanunun 124.maddesine göre:
“Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir.”
Hükmüne yer vermiştir. Kanunumuz evlenme hususunda iki ayrı yaş belirlemiştir. Bunlardan bir tanesi olağan diğeri olağan üstü yaş haddidir. Bu yaş hadlerinin altındaki kadın ve erkeğin hukuken geçerli bir evlilik yapmaları mümkün değildir. Kanunun belirlediği 17 yaş (olağanüstü şartlarda 16 yaş) altında yapılan evlilikler, hukuken geçerli olmasalar da Erken Yaşta Yapılan Evliliklerdir. Türkiye’de bu tür evlilikler genellikle ‘dini nikaha’ dayandırılmaktadır.
Türk toplumunda erkeklerin askerlikten hemen sonra evlenmesi gerektiği kanaati yaygın olmasına karşılık kadınlar için bezer bir şey söyleyemeyiz. Ancak kız çocuklarının “iyi bir evlilik yapma” kaygısı toplumumuzda da vardır.
Geleneksel yaşam tarzının hâkim olduğu bölgelerimizde, 18 yaş altında kızların aile kararı veya zoruyla evlendirilmesi sıklıkla görülmektedir. Kız çocukların erken yaşta evliliği, özellikle kırsal kesimde ve bazı bölgelerde ekonomik nedenlerle beraber geleneklerin ağır basması ile ortaya çıkmaktadır. Kırsal kesimlerde akraba evliliğinin getirdiği erken evlenmenin bir sebebi de miras yoluyla malların bölünme riskini ortadan kaldırmak için aileler arasında alınan kararların önemli bir yeri vardır. Bunda kız çocukların bir mesleğinin olmaması, eğitimsizlik, örf ve adetlerin baskınlığı önemli rol almaktadır.
Ülkemizde Erken Yaşta Evlilik olgusunun bazı toplum katmanlarında İslam Dinine dayandırılmak istenmesi, İslam’ı yanlış algılamaktan kaynaklanmaktadır. İslam dini insan temelli bir din olup, bütün emir, yasak ve tavsiyeleri insan ve insanlığın mutluluğu içindir. Bu nedenle ebeden-ezele hükümler bahşeden bu din; insanın maddî ve manevî bütünlüğüne zarar verdiği alken ve ilmen belirlenmiş erken yaşta evliliğe açık hüküm olmasa da ilmen karşıdır. Ülkemizde erken yaşta evlilik eskiden kırsal alanda yaşayan kızların sorunu iken, son zamanlarda büyük şehirlerde de görülmeye başlamıştır. Bu artışın ortaya çıkışının başlıca nedenleri arasında çarpık kentleşme, kırsal alandan göç ve cemaatleşme kültürünün toplumda hızla yayılması önemli etken olmuştur.
Doğu İllerimizde “okumayan kız namusu ile evlenmeli” düşüncesi hâkimdir. Bu düşüncenin temelinde yatan gerçek kendisini yeterince yetiştirememiş anne ve babanın Ana-Baba olmanın kendilerine yüklediği külfetlerden bir an evvel kızını evlendirerek kurtulabilmek için bir çıkış yolu olarak bunu görmeleridir.
Erken Evlilik Çocukların insan hakkı ihlallerine, Cinsel İstismarına ve Toplumsal Halk Sağlığı sorununa da neden olmaktadır. Erken yaşta gebelik ve doğum hem küçük anne hem de bebek için tehlike oluşturmaktadır. Erken evlilikte boşanmalar daha çok görülmektedir.
Erken Yaşta Evlilikte babadan atadan gelen yanlış gelenek ve göreneklerde ısrar söz konusudur. Bu ısrar aslında işine geldiği için bir kabuldür. Yoksa ahlaka, Sosyal gerekliliğe uygun hiçbir yönü yoktur.
Kırsal ve kentlerin varoşlarında bu oran daha da artmaktadır. İşsizlik ve yoksulluk arttıkça erken yaşta evlilikler de artmaktadır. Kültürel ve sosyal olayların oluşumunda ekonominin etkisi göz ardı edilemez. Bu nedenle erken yaşta evliliğin birde ana-baba için ekonomik yarar sağlaması vardır. Özellikle kırsal alanda gelenek ve göreneklere, dine sığınılarak yaptırılan erken 13-17 yaş arası evliliklerde başlık parası adı altında alınan ismi açıkça telaffuz edilmese de bir satış bedeli vardır. Diğer taraftan sofradan eksilen bir boğaz ile giyim masrafları kalkmaktadır. Ülkemizde görülen erken yaşta evliliklerde yukarıda belirtildiği gibi ya başlık parası alınmakta veya BERDEL denilen kız ve erkek kardeşlerin değiş tokuşudur. Her ikisinde de ekonomik nedenler ağır basmaktadır. Birinde doğrudan para alınıp verilmekte, diğerinde para yerine küçük yaştaki kız verilmektedir. Evlendirilen “Küçük yaştaki kız” ise bir ekonomik değeri ifade eder. 20 yaş ve üstü kızların evde kalmış addedilerek bu bağlamda bir ekonomik değer ifade etmemektedir. Türkiye’de, gittikçe yoksullaşan halk kesimleri yanlış değerlendirmeyle erken evliliği bir kurtuluş gibi görmektedirler. Ailenin sosyo-ekonomik düzeyi ne kadar düşükse kız çocuğunun erken yaşta evliliğe zorlanması da o kadar yüksek olmaktadır. Bu sonuçlara Eyüp İlçesinde erken evlilik yapmış kadın ve erkeklerle yüz yüze yapılan görüşmelerden bilgi edinilmiştir.
Sonuç olarak; Kız çocukları ailelerini ekonomik yükten kurtarmak için erken yaşta evlenmeye zorlanıyor. Erken yaştaki evlilikler imam nikâhı ile yapılıyor. Resmi araştırmalarda yer almıyor, gerçek rakamlar tam olarak bilinemiyor. Erken yaştaki evlilikler sanıldığının aksine sadece Güneydoğuda değil Türkiye’nin batısında da geçerli olduğu görülüyor. Başlık parası kısmen de olsa erken yaşta evliliği etkilemeye devam ederken ergenlik çağına gelmiş bir kız çocuğu için “okumuyorsa namusu ile evlensin düşüncesi” aslında arkasına sığınılan bir mazerettir.
Erken yaşta evliliğin kadın açısından olumsuz yönlerinin ağırlığı daima ön plana çıkartılmasına karşılık, işin erkek cephesi ise daima ihmal edilmiştir. Bu nedenle konuya kadın, erkek, toplum ve hukuk açısından yaklaşmayı uygun bulduk.
Türkiye’de uzun yıllardan beri var olan ve güncelliğini halen koruyan Erken evlilik çözüm bekleyen bir sorun olup, 18 yaş altındaki çocuk ve ergenlerin evlendirilmesi olarak tanımlayabiliriz. Erken evlilik, çocukların temel insan haklarının ihlali olarakta karşımıza çıkar. Onları eğitim, sağlık, ifade özgürlüğü ve sosyal haklarından mahrum ederek bir ömür boyu hizmete, yalnızlığa ve şiddete mahkûm eder. Küçük yaşta aile ve gelenek baskısıyla evlendirilen kız çocukların ruh ve beden sağlığı olumsuz etkilenmekte; ev, iş ve çocuk bakımı gibi sorumluluklar yüklendirmekte ve ayrıca eğitim hakları ellerinden alınmaktadır.
Her ülkede ergenlik çağı denen çocukluktan çıkma yaşı farklılıklar gösterir.
Kaynak: Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği
Rüveyda Karagöz
Çok önemli bir konuya temas edilmiş..