Rabbimiz buyuruyor:
“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir” (Nisa Suresi 58)
“Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler..” (Mü’minûn Suresi 8) ayeti ile de Mü’minlerin özellikleri belirtilmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “İş, ehli olmayana tevdi edildiği zaman, kıyameti bekle.” “Ya Resulallah, emanetin zayi edilmesi nasıl olur?” denince, (Görev ehlinden başkasına verildiği zaman kıyameti bekleyin) buyurdu. (Buhari)
Rabbimizin emaneti ehline veriniz emri Kur’an-ı Kerimde açık olarak belirtilmiş olmasına rağmen günümüzde Mü’minler bu konuda gerekli hassasiyet gösteriyorlar mı?
Rasulullah (SAV)’in haber verdiği akıbetle karşılaşmamak için işi ehline vermek uğrunda Mü’minlerin bir çabası var mı?
Şahsi işlerimiz için gösterdiğimiz ehil ve maharetli kişileri bulma gayretimizi yönetim kademelerine getireceğimiz kişiler için de gösteriyor muyuz?
Unutmayalım ki, emaneti ehil olmayan birisine verdiğimiz zaman; son model bir araba kısa zamanda perti olur, inşaat enkaz yığını haline gelir, sürü telef olur, ticarethane batar. Ehil olmayanlara yönetim yetkisinin verilmesi bir milletin kıyameti olur. Siyasi tercihlere göre ehliyete bakılmaksızın yapılan yönetim tercihleri toplumsal huzursuzlukları artırır, yabancı güçlerin hakimiyetlerinin üzerlerinde egemen olmasının zeminini hazırlar.
Herkes gücü ve imkanı nispetinde işleri ehil olanlara tevdi etmenin bilincinde ve sorumluluğunda olmalıdır.
Kâbe’nin anahtarı Osman b. Talha’ya verildi
Mekke’nin fethi günü, Hz. Peygamber, ordusunun başında muzaffer bir lider olarak Kâbe’ye gelmiş ve kapının açılmasını istemiştir. Cahiliyye döneminde de kutsal bilinen ve hizmetinde olmak için insanların yarıştığı Kâbe’nin anahtarı Osman b. Talha adlı birindedir. Bu yıllardan beri babadan oğula geçerek devam eden bir görevdir. Henüz atalarının dini üzere olan Osman b. Talha anahtarı getirerek kendi elleriyle Hz. Peygamber’e teslim eder. O anda bu şerefli görevin kendilerine geçmesini isteyen birçok Müslüman vardır ve bunlar arasında Hz. Peygamber’in en yakınları da bulunmaktadır.
Fakat Hz. Peygamber Kâbe’yi açtırıp içindeki putları temizletip şükür için iki rekat namaz kıldıktan sonra henüz Allah’a teslimiyetini dahi açıklamamış olan eski sahibine anahtarı uzatır. Bu, orada bulunan birçoklarının arzusunu kursağında bırakmış olsa da başta Osman b. Talha olmak üzere birçok Kureyşli’nin, Hz. Peygamber’in, görev dağılımında “yakın” olmayı değil “ehliyet” ve “liyakati” esas aldığını görmelerini sağlar.
Ayeti kerime ve Rasulullah (SAV) in uygulamaları emanet ve adalet konusunda her zaman rehberimiz olmalıdır. Toplumumuzda huzur ve barışın sağlanması için emanetlerin ehline verilmesi ve adalet prensibinin uygulanması şarttır. İslam coğrafyasında yaşanan sıkıntılar; ehil olmayanların iş başına getirilmeleri, adalet mekanizmasının keyfi uygulamalarla yürütülüyor olmasından kaynaklanmaktadır. Kur’an ilkeleri rehberimiz olursa ferdi ve ictimai yaşantımızda sağlanan huzur ortamı ile birlik, beraberlik, kardeşlik duyguları içinde tüm insanlığa örnek oluruz.
Emaneti ehil ellere vermek temennisi ile…
Son Yorumlar