At üzerinde oynanan spor dallarından biridir. At üzerindeki sporcunun mızrağını (ciridini) rakibe karşı isabetli bir şekilde atmasını, muharebe anında kendisine ve bineğine olan hakimiyetini ve bu yolla rakibine üstün gelmesini amaç edinen, kuralları olan atlı bir spordur.

Ciritin Tarihçesi

Cirit, Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya geldikleri dönemden beri oynadıkları savaş oyunu olarak bilinmektedir.

Daha sonraki dönemlerde Anadolu ‘da oynanan ve atlı spor olarak da anılan cirit, başlangıçtan beri nesilden nesle intikal ederek günümüzde de varlığını devam ettirmektedir.

Alparslan döneminde Anadolu ‘da oynanan bu spor dalı, özellikle Doğu ve İç Anadolu’nun farklı yörelerinde daha yaygındır. Anadolu ‘da 11-16. yüzyıllarda bir savaş oyunu olarak oynanan cirit, sonraki dönemlerde özellikle 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ülkesi ve sarayında en büyük gösteri sporuydu.

Müsabakalarda yaşanan hayati tehlike nedeniyle II. Mahmut döneminde bu oyunun oynanması yasaklanmış, daha sonra tekrar bir gösteri oyunu olarak Anadolu ‘da oynanmaya başlanmıştır.

Ciritin Özellikleri

Savaşta düşmanı takım olarak yenmeye, mağlup etmeye yönelik davranışlar ve sonuçta güçlü olanın galibiyeti cirit müsabakalarının ana temasıdır.

Hiçbir spor müsabakasında bulunmayan sadece ciritte olan ‘rakibi affetme, bağışlama’ davranışı, ciride farklı bir anlam yüklemektedir. Rakibini bağışlayan sporcuya ve takımına puan kazandırmaktadır. Zayıf düşene el kaldırmamanın, güçsüze vurmak yerine onu bağışlamanın gerekliliğini ifade eden bu davranış, adeta spor ve erdemin bir arada sergilenişidir.
Hasmının önünü kesip, ona ciritle vurma fırsatı varken vurmayan, rakibini affeden sporcuların bu anlamlı davranışları onların asaletini ortaya koymaktadır.

Oyunda Kullanılan Özel İfadeler

Oyunla ilgili olanlar:

Cirit oynanan saha için “Alan”, ahaliyi oyundan haberdar etmek için davul ve zurna ile oyun öncesi ve oyun oynanırken de oyuna renk katması maksadıyla özel ritmlerde çalınan müziğe “Cirit Havası”, oyundan önce atları oyuna motive etmek maksadıyla oyunun oynandığı yöreye özel olarak yine davul-zurna ile çalınan müziğe “At Oynatma Havası”, beş kişiden oluşan takıma “Bölük”, yedi kişiden oluşan takıma da “Alay” denir.

Atlarla ilgili olanlar:

Atın iki ayakla koşuyormuş gibi aynı tarafta bulunan ayaklarını eş zamanlı atarak yaptığı, düzenli yürüyüş şekline “Rahvan”, binicisini sarsmadan koşan ata “Rahvan At”, atın arka kalçalarına yüklenerek yaptığı yavaş yürüyüşüne “Aheste”, atın çapraz olarak ayak atmak suretiyle hızlı ve sert yürüyüşüne “Tırısa Kalkmak”, atın süratli koşma şekline “Dörtnal”, atın dörtnal koşmasının en hızlı olanına “Hücum Dörtnal”, iki atın aynı hizada oluşuna “At Başı”, atların baş kısmına takılan başlığa “Dizgin”, atın bel kısmına üstten keçe veya post üzerine konan kolon kayışları ile bağlanan ve kesici olmayan üzengilerden oluşan teçhizata da “Eyer” denir.

Sporcularla ilgili olanlar:

Atlı askere süvari anlamında “Osmanlı”, cirit oyununda iyi at binenler ve at sürmekte becerisi olan oyunculara “Sipahi”, at üzerinde hâkimiyet sağlamak ve hüner göstermek eylemine “At Oynatmak”, kendi içlerinde hiyerarşik bir düzende atlı olarak cirit oyununa katılan takım gücüne “Seğmen”, at üzerinde beceri ve hüner gösteren oyuncuya, biniciye “At Cambazı”, cirit oyununda at üzerinde sıra halinde duranlara “Menzil”, bir kolunda işaret bulunan takım kaptanına “Takım Kolbaşısı”, attığı ciridi rakibinin atına isabet ettiren oyuncuya “Acemi”, oyun esnasında isabet alıp ölen kişilere “Şehit” denir.

YORUM YAZ