10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebeti ile ilgili olarak 17 üye ülkenin insan hakları alanında faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşları;
10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” çerçevesinde hakların verilmesini ve çiğnenmemesini istiyoruz.” diyor.

Hiçbir ülke ve yönetim, zulmü sürekli hâkim kılamayacağını bilmelidir. Hakkın ve haklının hiçe sayıldığı, hukukun ötelendiği veya yok sayıldığı bir süreç, sadece Türk İslam Medeniyeti için değil, tüm insanlık için bir kâbus olacaktır.

Doğu Türkistan’da, Myanmar’da, Kırım’da, Ahıska’da, Hocalı’da, Bosna-Hersek’te, Kıbrıs’ta, şimdilerde uzak bir diyar gibi gelen Girit’te, Irak’ta, Suriye’de yaşananlar, yüreğimizi bütün ateşiyle yakarken, Batı Trakya Türklüğü ve kimliğini söyleyemezken, Belene Kampı’nda yaşananlar beynimizde zonklarken, Filistin acılarımızın mührü olmuşken; “Yetmez” dediler ve Kudüs’ü ciğerimizin ortasına köz gibi koydular.

İnsanlık yok olmasın! Hukukla bunu koruyacağız.” diyerek, iki kanlı savaştan sonra ortaya çıkan bu “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” metnini yazanlar, şimdi bu metni çiğnemeyi, yok saymayı, kendi emelleri için kullanmayı marifet saymaktadırlar.
Bizim medeniyetimiz; insanların diline, dinine saygı gösteren ve farklılıkları aynılaştırmak gibi bir derdi olmayan bir anlayışa sahiptir. Oysa bu gün karşı karşıya kaldığımız anlayış, kendinden saymadığının yok edilmesi gereken, bütün hak ve özgürlüklerini çiğneyebileceği “insanlar” olarak görmektedir.

Güçlünün Haklı Değil, Haklının Güçlü Olduğu” insanlık anlayışını hakim kılmak için zulme seyirci kalmayalım.

YORUM YAZ